... “Mutlu Döner’den geliyorum teyze, broşür dağıtıyorum."
“Ay yok istemez, hadi hadi” diyerek aceleyle kapattı ahşap pencereyi kadın, ardından da perdeyi hışımla çekti.
Eski İstanbul evlerinden biriydi burası. Ahşap zamanla, siyaha çalan bir renk almıştı. Nereden çıktığı belli olmayan bir duman tütüyordu evin çatısında. Hava soğuk ve yağmurluydu. İki katlı bu ahşap ev, geniş bahçesi ve minik süs havuzu ile aradan geçen yıllar boyunca gösterişini yitirmiş, yaşanmışlığın izlerini taşıyordu. İstanbul gibi, o da hayatın sillesini yemişti, neredeyse yıkılmak üzereydi. İçinde oturanların onu yenilemeye parası yoktu anlaşılan. Ama en nihayetinde içinde yaşayanların fakirliğini örten, gururlu ve gösterişli bir evdi, tüm darbelere rağmen ayakta duruyordu...
Mutlu Döner öyküsü için hayal ettiğim sokak görüntüsü. 2015-2016 dolayları
Sketch for the street view that I imagined for my short story "Mutlu Döner". Around 2015-2016